Hükümet, son bir yılda toplumun sağlığını koruma adına yaptırımlarına devam ediyor. Bu durumun sektörlerde oluşturduğu ekonomik ve sosyal zararlara sıkça şahit oluyoruz. Seyahat, eğitim, kültür, sağlık, sosyal ve ticaret sektörlerindeki mağduriyetlerin örneklerini hem yakınlarımızdan, hem de basından duymaya devam ediyoruz. Basında gündeme az getirilen mağdur sektörlerden biri de Hayırsever Kurumlarıdır.
Kurumlar ve şirketler, içinde bulunduğumuz bu zor dönemi en az zararla atlatmak için birtakım tedbirler almış durumda. Örneğin; satış metotları gözden geçirildi, halkla ilişkiler stratejileri yenilendi, finansal tahminler revize edildi ve yeni gelir kaynakları arandı. Hatta bazı kurumlar, yeni oluşan toplumsal sorunları göz önünde bulundurarak varlık sebeplerini sorguladılar ve misyonlarını yenileyerek köklü bir değişim sürecine girdiler. Hayır Kurumlarında da bu değişimi belirgin bir şekilde hissediyoruz.
Bu yazımda hayırsever kurumlarının mağduriyetini ve bu olumsuz durumu fırsata çevirerek yaptırımlar karşısında birtakım tedbirlerle nasıl dik durduklarını anlatacağım. Temeli, insanlığa sevgiye dayanan hayırseverlik; aç olanı doyurmak, hastayı tedavi etmek, savunmasızı korumak gibi birçok hasleti içinde barındırır. Hayırseverliği modern terimlerle tanımlayacak olursak, topluma faydalı olmak ve yaşam kalitesini artırmak için harcanan vakit, paylaşılan bilgi, deneyim ve yapılan parasal yardımlar olarak ifade edebiliriz. Hayırseverlik, Hollandaca da’’ filantropie ‘’diye geçer ve bu alanda uzmanlaşmak için akademik eğitimler mevcuttur.
Hollanda’da Hayırseverlik Sistemi
Günümüzde hayırsever faaliyetler yapmak, ortak çalışmalarda resmi muhatap olarak kabul edilmek ve toplumsal sorunları kurumsal bazda çözmek için vakıflar kurulur. Bu vakıflar, ya direkt olarak insanlara hizmet verir veya bağış toplamak için fon açar. Her iki hizmeti de yapan vakıflar vardır. Fonların amacı, kendileriyle ortak misyona sahip başka vakıfların hizmetlerine destek vermektir.
Peki, fon sahibi vakıflar kaynağını nereden sağlıyor? Vatandaşın sokakta, evinin kapısında yaptığı kumbara bağışları, üyelerin aidatları, kurumsal şirketlerin, sermayeli ailelerin, piyangoların, hayırsever etkinliklerinin (gala yemeği gibi) kazancı bu fonlara bağışlanıyor. Hollanda’da geçmişi çok eskilere dayanan hayırseverlik sistemi, yıllık 3,1 milyar Avro cirosuyla sektörü ayakta tutuyor.
Son bir yılda kumbara bağışlarında %20 – %30 zarar
Vatandaşın direkt yaptığı bağışlar, kumbara bağışı, miras vasiyeti, üyelik aidatları vs. hayırsever kurumlarının gelirlerinin yarısından fazlasını oluşturuyor. Hollanda Kamu Haber Ajansı (NOS), kumbara bağışlarının geçen yıla göre %20 ile %30 arasında gerileme gösterdiğini bildirdi. Bu, yaklaşık 10 Milyon Avroluk zarar demektir. Bunun en önde gelen sebebi ise korona tedbirleri olmuştur. 1.5 m mesafe kuralı, evde kal tavsiyesi gibi yaptırımlar sebebiyle gönüllüler, kumbara hizmeti için sokaklara ve evlere gidemediler. Aynı zamanda gönüllülerin birçoğu da risk gurubundan olduğu için bir başkasıyla görüşmekten çekindiler. Hollanda’da kumbara bağış sistemiyle çalışan en büyük hayırsever kurumları şunlardır; KWF Kansere Karşı Mücadele, Alzheimer Hollanda, Diyabet Fonu, MS ve Engelli Çocuk Fonu.
Kumbara sisteminden online bağış sistemine geçiş
‘Hayırsever kurumlarının çoğu, son bir yılda internet üzerinden bağış toplamayı hızlandırmasına rağmen oluşmuş bütçe açığını kapatamadılar’ açıklamasını yapan Hayırsever Sektörleri Birliği Kurumu Goede Doelen Nederland, ayrıca yeni bağış toplama yöntemlerinin geliştiğini de açıkladı. Çalışmalarım esnasında da birçok kurumun, etkinliklerini ya da tanıtımlarını video ile yaptığını ve internet üzerinden bağış talep ettiklerini görüyorum.
ALS Vakfı (ALS; Bir çeşit kas hastalığı) 2015 yılında bir kişinin başlattığı video ile büyük bir kitlenin dikkatini çekmeyi başardı. Buz Kovasıyla Meydan Okuma (Ice Bucket Challenge) kampanyasını mutlaka hatırlarız. Buz gibi suyu başından aşağı boşalttıktan sonra arkadaşının da aynısını yapması için meydan okuma videoları, (ücretsiz reklam) sosyal platformlarda çok sempati kazandı. Bu şekilde ALS hastalığı, unutulmamak üzere hafızalarımıza kazındı. Bu internet üzerinden (online) dikkat çekme ve yardım toplama şekli, birçok hayırsever kurumlarına örnek olmuştur. Korona döneminde KWF (Kanser Vakfı ) ‘Evde Maraton’ kampanyasıyla insanları evinde ya da dışarıda, koşarak veya bisiklet sürerek, istediği mesafeyi, istediği bağışı yapmaya davet etti. Ayrıca bazı hayırsever kurumları, ortak online kumbara ile bağış toplayarak bu zor dönemde dik durmayı başardılar.
Başarılı bağış toplamanın sırrı
Bağışların kendiliğinden gelmediğini hepimiz biliyoruz. İnsanların dikkatini çekmeniz gerekir. Kendi egonuzu bir kenara bırakmaya ve ‘hayır’ cevabına alışmalısınız. İnsanların bağış yapmamak için birçok nedeni olduğunu ve ‘hayır’ cevabının sizinle alakalı olmadığını bilmelisiniz. Etrafınızda değer yargılarınıza yakın ne kadar çok insan olursa olsun bu, sizin başarılı bağış toplayacağınız anlamına gelmez. Peki, başarılı bağış toplamanın sırrı nedir? Size bir anekdotla izah edeyim.
Varlıklı bir kadın günün birinde hastaneye kaldırılır ve bağırsak kanseri teşhisi koyulur. Bu, en zararlı kanser çeşididir. Çok acılar çeken ve hayati tehlikesi olduğunu bilen kadın, asla yaratandan ümidini kesmez ve sonunda hastalığını atlatır. İki yıl yoğun bakımdan sonra tedavisi tamamlanır ve evine döner. Ve tabii doktoruna minnettar kalır. Birkaç ay sonra kadın kendi özel çevresinde bir başka hastanenin doktoruyla tanışır. Doktor bağırsak kanseri uzmanı olduğunu ve bu hastalığın tedavisi için araştırmalar yaptığını anlatır. Kanser tedavisinin hangi araştırma aşamasına gelindiğini anlatan doktorla, hastalığında neler yaşadığını anlatan kadın arasında ilginç ve duygusal bir görüşme geçer. Bu görüşmenin sonunda doktor, kadına araştırmama ‘bağış yaparak destek olmak ister misin?’ diye sorar. Kadın, bu hastalığın insanı nasıl yıprattığını ve ne denli hayati tehlikesi olduğunu çok iyi bilmektedir. Bu araştırmaya destek olmakla birçok insanın bu acıdan kurtulacağının ve hatta hayatını kurtarabileceğinin bilincindedir. O zor günleri gözlerinin önünden geçiren kadın, araştırmalarının devamı için doktorun hastanesine 1 Milyon Avro bağış yapar!
Kadın bir sonraki kontrol ziyareti için tedavi gördüğü hastaneye gider ve kendi doktoruyla görüşür. Yaptığı bağışı dile getirir. Doktor kendisi de bağırsak kanseri için araştırma yaptığından başka bir hastanenin doktorunun kendi hastasından bu denli miktarda bağış almasına şaşırır ve söyleyecek söz bulamaz. Hayretler içinde kadına neden kendi araştırmasına o bağışı yapmadığını sorduğunda kadının cevabı çok kısa ve net olur: ‘Bana sormadınız ki, ihtiyacınız olduğunu bilmiyordum. Size minnettarım ve eğer bilseydim o bağışı mutlaka size yapardım’ der.
Hayırsever kurumlarının çoğu için de bu anekdot geçerlidir. Hayır kurumlarının kutsal görevlerine sempati duyarız ama sadece bağış talep edenlere yardım ederiz.
Yardım talep etmekten çekinmeyin.
Hoşça kalınız.